3. sayfa (Toplam 4 sayfa)

Re: Hayaller,Hayatlar(MJ ile ilgili yazilar,şiirler,hayaller)

Gönderilme zamanı: 17 Eki 2019, 20:43
gönderen EvrimOfficial
bölüm 2:

Henüz Michael'ın başka şarkılarından haberi yoktu...

Ta ki;
Bir kaç hafta sonra Cadılar Bayramı'ydı. George'un dersleri çok iyiydi. Daha o yaşta, yaşıtlarından çok üstündü. Matematiği, dil diksiyonu kusursuzdu. Ailesi düzenli olarak, öğretmeniyle görüşüyordu. Ve öğretmeni Angelina da, George'dan çok memnundu. Zaman zaman Angelina, dersin son dakikalarında, George'u tahtaya kaldırır, şarkı söyletirdi. Ve George her zaman aynı şarkıyı söylerdi:
BILLIE JEAN!

Yüzlerce şarkı biliyordu, ama Michael'ın bildiği tek şarkısı buydu, henüz. O hafta, Michael'ın THRILLER şarkısını öğreneceğinden habersizdi. O gün, yani Cadılar Bayramı günü, okullar da, iş yerleri gibi, tatil olduğu için, aile öğlene kadar uyudu. Öğleden sonra 2.00 gibi uyandılar. Hep birlikte, küçük bir atıştırmayla geçiştirdiler. Çünkü asıl ana yemek akşam yemeğindeydi. Akşama, büyükanne Margaret ve büyükbaba Lincoln, yemeğe gelecekti.

Saat 7.00 de akşam yemeği sofrası kurulmuştu. Rose, sofrayı donatmıştı. Ortada, farklı farklı salatalar vardı. Pastaneden kruvasan ve pasta almıştı. Çorba yapmıştı, fırında makarna yapmıştı. Kuş sütü eksikti. Rose, çok hamarattı. Aslında bir iş kadını olsa da, evini asla ihmal etmiyordu. Doğruya doğru, eşi Brad de çok yardımcı oluyordu. Kapı çaldı, büyükanne ve büyükbaba da gelmişti.

- Anne! Baba! Hoş geldiniz!
Kapıyı açan Brad'ti.
+ Hoş bulduk, damat.
Damatlarına bayılıyorlardı. Tam bir Amerikan beyefendisi, çok klas, şık, her zaman centilmendi. Ve bir çok Amerikalının aksine, kayınpederine, baba; kayınvalidesine, anne diye hitap ediyordu.
- Ah anne, hoş geldiniz!, diye karşıladı, Rose da anne ve babasını; ve ekledi:
- Sofrayı hazırlıyordum, kusura bakmayın anca duydum.
+ Olsun kızım, bak biz de bir şeyler getirdik. Beraber afiyetle yeriz.
- Aman anne ne zahmet ettin!
+ Ne zahmeti kızım? Sadece bir tepsi hindi, bir Fransız şarabı... En güzellerinden... bir de oğlan için... Portakal suyu.

Rose, içeride kitap okuyan oğluna seslendi:
- George! Büyükannen ve büyükbaban geldi! Onlara hoş geldin de, hem sana portakal suyu getirmişler.
George hemen koşarak geldi, büyükanne ve büyükbabasını öptü.
- E hadi sofraya, diye söylendi Rose, ve ekledi,
- Yemekler soğuyor!
Beraber 45 dakika içinde yemek yediler.

Saat 10'dan sonra, aile hep beraber, korku gecesi yapacaktı. TV'de çok güzel korku filmleri vardı, cadılar bayramı için. Hep beraber film izleyeceklerdi. Nasıl olsa, yarın hafta sonuydu. George, erken yatmak istemiyordu:
- Anne, ben de sizinle film izleyebilir miyim?
+ Hayır senin yaşın, henüz bu filmler için çok küçük. 5 - 6 yıl sonra, belki.
- Of anne...

Saat henüz 9'du, aile hep beraber TV karşısına geçti.
- George, yarım saat daha oturabilirsin. Sonra doğru yatağa!
+ Peki anne!
Erken yatmaktan nefret ediyordu, ama anne ve babası haklıydı. Daha küçüktü. Ve bu yaşta, çok geç yatarsa bünyesi, eski uyku düzenine asla kavuşamazdı.
- Damat, biraz müzik açsana, eğlenelim.
Brad, talimatı alınca, hemen en ünlü müzik TV kanallarından birini açtı. Yaklaşık 15 dakika, romantik pop şarkılar verdi kanal. Tom Jones, Stevie Wonder, Frank Sinatra ardı ardına çaldı.

Ve o an...
Saat 9'u 20 geçe; aynı TV kanalı ''THRILLER'' klibini yayınladı. George başta ilgisini kaybetmişti, TV'ye karşı, uykusu da gelmişti. Ama Michael Jackson'ın adını duyması, gözlerini tekrar açtırdı. Bu nasıl bir klipti böyle? Zombiler filan vardı. George bu klipten çok korkmuştu. Beğenmişti ama, gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Şarkıdaki korkunç kahkaha efektiyle, yerinden zıplaması bir oldu.
- Anne bu da neyin nesi?
+ Michael Jackson'ın bir şarkısı oğlum. Ne oldu ki?
- İyi ama; çok korkunçtu.
+ Korkulacak bir şey yok ki. Gördüğün bütün her şey, makyaj ürünü.
- Nasıl yani, senin yaptığın makyaj ürünleri gibi mi?
George'un bu söylediğinden sonra, tüm salon kahkahalara boğuldu.
+ Hayır, oğlum. Benimkiler, güzelleşmek için. Bu makyaj ürünleri, insanları farklı bir kılığa sokmak için, filmlerde, kliplerde kullanılır. Daha profesyoneldir. Öyle, herkes beceremez, yaptırmayı. O yüzden makyajcı diye meslekleri bile var.
- Peki ama, mezarlık? Zombiler?
+ Hadi ama, bu sadece bir klip. Zombi diye bir şey yoktur. Senin uykun gelmiş bence, git yatağına, biraz kitap oku, sonra da uyu.
- Peki, hepinize iyi geceler.
Hep bir ağızdan:
+ İyi geceler, George.

Büyükanne, George gittikten sonra:
- Ne alem çocuk ama!
Diye lafa karıştı...
George yatağına gitmişti, gitmesine, ama, gözünden klipteki korkunç kareler gitmiyordu, sağına soluna dönse bir yerden zombi görecek gibiydi. Gece tuvaleti gelirse, nasıl gidecekti şimdi? Hem neden Michael'ın bu klibini yayınlamıştı ki TV? Billie Jean klibi hiç korkunç değildi. 1 saat boyunca, yatağında dönüp duran George sonunda güzel bir uyku çekti. Sabah 6'da annesinin çığlıklarıyla uyandı!

BÖLÜM SONU

Re: Hayaller,Hayatlar(MJ ile ilgili yazilar,şiirler,hayaller)

Gönderilme zamanı: 18 Eki 2019, 19:34
gönderen cinderellafulya
EvrimOfficial yazdı: 16 Eki 2019, 20:37 Arkadaşlar, Michael Jackson hakkında bir hikaye yazdım... Şu an için 12 bölümden oluşacak, her biri 10 - 15 dakikada okunabilecek, güzel bir hikaye; tamamen kurgu, gerçeklik payı yok. Eğer beğenirseniz, 12 bölümden sonrası gelir. Sevgiler...

GİZEMLİ SÜPERSTAR
bölüm 1:


Yıl: 1995

* George, 7 yaşında, anne ve babasıyla yaşayan. İlkokul 2. sınıfa giden bir çocuktu. Annesi, Rose, ünlü bir TV şirketinde haber sunucusuydu. Babası Brad de, aynı şirkette, reality program için içerik hazırlıyordu. İyi maaş aldıkları için, lüks denilebilecek dairede yaşıyorlardı. Her sabah, kahvaltıda müzik dinlemeyi severlerdi. Rose, eşine ve oğluna çoktan kahvaltı hazırlamıştı.
- Geooorgeee! Braaaad! Hadi kalkın artık, saat 6.30, biriniz okula, biriniz işe geç kalacaksınız.
İlk uyanan George oldu.
- Günaydın anne!
+ Günaydın! Git, babanı kaldır. Kalkmazsa, gıdıkla.
George güldü.
Babasının odasına gitti. Babasını uyandırdı. Babası;
- Of! Bugün, pazartesi değil mi? Ben bugünü pazar zannediyordum!
diye sitem etti.
Haklıydı da, çok çalışıyorlar, çok yoruluyorlardı.

Kahvaltıya geçtiler...
Brad, her hangi bir müzik kanalı açtı. Yeni şarkıcılardan pek haberi yoktu, kafası halen 80'lerde kalmıştı. Son yıllarda çıkan şarkıları, sadece yemek yerken gürültü olsun diye dinliyordu. Asıl müzik severler, eşi ve, oğluydu. Özellikle de oğlu, George. Tam bir pop müzik hayranıydı. Yeni pop şarkıcılarının çoğunu tanıyordu. Ama eskilerinin çoğunu tanımıyordu, çünkü televizyonlar daha çok yenileri pazarlıyorlardı. Yine yepyeni bir şarkıcı çıkmıştı. Latince şarkı söylüyordu, yakışıklıydı, Brad onu da tanımadı.
- Kim bu adam? Yeni şarkıcıları hiç tanımıyorum. İspanyol mu?
+ Değil, Porto Rikolu. Ricky Martin, diye yeni bir çocuk. Bizim iş yerinde, kızlar ona hasta oluyor. Özellikle Penny. Bayılıyor ona. Öyle böyle değil.
- Sesi de yok ama.
+ N'oldu kıskandın mı?
- Hadi ama, elin Latinini neden kıskanayım? Hem ben ondan daha yakışıklıyım.
+ Yakışıklıydın, demek istiyorsun herhalde. Artık neredeyse 40 olacaksın.
- 38.
+ Aman neyse ne işte.
Brad'i her zaman ki gibi yaşlılık kompleksi tutmuştu. 38 yaşlı da denebilecek bir yaş değildi ama, o hep 25 kalmak istiyordu. İş, faturalar, hızlı hayat, herkes gibi Brad'i yoruyordu.
Ricky Martin'in şarkısı bitti.

Tanıdık melodiler kulağına geldi Brad'in, bir bas gitar, bir bateri, ''Dup-tıs-dup-tıs, dın dın dınının dın dın dınının, hee-heee, hee, hee… She was more like a beauty queen, from a movie scene''
Aynı anda, Brad ve Rose, ekrana kilitlendi, ve aynı anda çığlık attılar:
''MICHAEEEEL JACKSOOOON!''
- Sonunda, televizyonlar, adam akıllı şarkılar çalmaya başladı,
Diye lafa girdi
George, Michael Jackson ismini de bu şarkıyı da ilk kez duyuyordu. Bu televizyonlar, sürekli eski şeyleri çalıyorlardı, 13 yıl önceki şarkıları değil ki. Derhal koşarak televizyonun başına geçti. Hayranlıkla izliyordu. Müziğin melodisinden çok klibe hayran olmuştu. Bu adam şahane dans ediyordu! Resmen hayranlıkta izliyordu.
- Evet, sonunda George'un hayran olacağı adamı bulduk.
+ Kim olmaz ki? diye onayladı Rose.
- Hepimizin hayran olduğu biri.
+ Öyle.

George tam 4 dakika boyunca hiç kıpırdamadan klibi izlemişti. Klipte bir çok şey dikkatini çekmişti, dedektif, panter kürkü, Michael'ın dansları, ama en çok o basınca ışık çıkan kaldırım taşları... Saat 7'de kahvaltı bitmişti. Michael şarkısından sonra 3 - 4 şarkı daha çaldı... Çoğunlukla yeni şeyler.
8'de servisiyle, okula gitti, George. Okulu öğleden sonra 3'e kadardı. 3'te geldi. Okulunun kantininde yediği için karnı toktu. Saat 6'da ünlü VJ Alfonso'nun programı vardı. Kesin kararlıydı, arayıp ''Billie Jean'' şarkısını isteyecekti, Alfonso'dan. 2 saat, ödevlerini yaptı. Biraz kitap okudu. İşte, saat 6 olmuştu bile. Çok sevdiği o müzik kanalını açtı. ''Merhaba! Amerika'dan Alfonso! Yeni günümüzde, sizlere, eşsiz klipler yayınlayacağız. Sizin istekleriniz de yayınlanacak. Eğer bize ulaşmak isterseniz, 0014 - 2222 numaralarından bizlere ulaşabilirsiniz. 2 saat boyunca, hem sizin seçtikleriniz, hem de akışımızda olan şarkılar yayınlanacak. Bizi aramayı unutmayın!''

Hemen telefona geçti. Alfonso'nun programına, onlarca telefon ediliyordu, hatlar çoğunlukla doluydu. Aradı... meşgul. Aradı... meşgul... Tam tamına 45 dakika boyunca, sürekli aradı. Artık vazgeçmek üzereydi ki;
- Merhaba ben VJ'iniz Alfonso. Kiminle görüşüyorum?
+ Ben George...
- Aha, küçük bir izleyicimizle karşı karşıyayız. Kaç yaşındasın George?
+ 7
- Bizi nereden arıyorsun?
+ Los Angeles'tan.
- Peki George... Bizden hangi şarkıyı istersin?
+ Michael Jackson.
- Evet, Michael Jackson'dan hangi şarkı?
+ Iııı şey...
- Evet?
İyi de neydi, o klibin adı? Bağlandığı hattın heyecanıyla unutmuştu. Ayrıca Michael Jackson'ın başka klipleri de mi vardı ki? Daha önce hiç bir klibine denk gelmemişti. Billie Jean bu kadar güzelse, kim bilir diğer klipleri nasıldır?
- George, hatta mısın?
+ Evet, ama klibin adını unuttum.
- O zaman bana yardımcı ol. Nasıl bir klipti? Senin için bulup yayınlayalım.
+ En çok hatırladığım detay, kaldırım taşlarına basınca ışıklar çıkıyordu.
- A-ha ! Tamam! Sen Billie Jean şarkısını istiyorsun! Derhal George için Billie Jean geliyor.
Evet, şarkının adı kesinlikle Billie Jean'di. Heyecandan nasıl da unutmuştu!
- İyi akşamlar George, bizimle kal.
Hat kapandı. Klip derhal yayınlandı. O ay, hafta içi her gün 6 ila 8 arasında yayımlanan programa, 4 kez bağlanıp, 4 kez de Billie Jean istedi. Henüz Michael'ın başka şarkılarından haberi yoktu...

BÖLÜM SONU
GERÇEKTEN GÜZEL YAZMIŞSINIZ TEBRİK EDERİM

Re: Hayaller,Hayatlar(MJ ile ilgili yazilar,şiirler,hayaller)

Gönderilme zamanı: 19 Eki 2019, 16:53
gönderen EvrimOfficial
bölüm 3:

Sabah 6'da annesinin çığlıklarıyla uyandı...

''Geeeorgeee! Aman Allah'ım! Şaka gibi! Braaad hemen gel!''
Brad de, karısının çığlıklarıyla uyandı. Eve hırsız mı girmişti? Büyükanne ve büyükbabaya bir şey mi olmuştu yoksa?
O gece, onların evinde kalmışlardı. O gece, akşam yemeğinden sonra, taksiye atlayıp, yaklaşık 5 kilometre ilerideki evlerine gideceklerdi. Tüm gece film izledikleri için, çok yorgunlardı. Hemen koşarak, Rose'un olduğu odaya geldi, oda; George'un odasıydı.

- Hayatım, saat daha 6, neler oluyor? Hem neden George'un odasındasın? Daha çok erken, gel yatağımıza, yatalım.
George da lafa karıştı:
- Evet, anne ne oldu?
+ Şuna bakın.
George'un yatağını gösterdi.
+ Yatağını ıslatmışsın, George. Artık 7 yaşındasın, hiç uygun bir davranış değil ki, tuvaletin gelince, neden tuvalete gitmedin?
- Iıı.. Şey..
+ Ne?
George ağlamaya başladı. Brad, esnerken; lafa karıştı.
- Thriller.
+ Thriller mı? Ne yani? Klipten mi korktuğunu düşünüyorsun?
- Ee, çok bariz. Klip karşısında da korkmuştu.
+ George, ağlanacak bir şey yok. Seninle kahvaltıdan sonra, bir yere gideceğiz.
- Nereye?
+ Sürpriz. Onu da söylemeyeyim. Şimdi ben senin yatağını değiştireyim. Hadi sen de, eşofmanını ve kilodunu değiştir. Daha sonra, yat, 2 - 3 saat daha uyu, biz de uyuyalım. Çok uykum var.

Yatağa döndüler. Saat 9.30'a kadar uyudular. Büyükanne ve büyükbaba, gürültüden hiç etkilenmemiş, mışıl mışıl uyumuşlardı. Sabah kahvaltı yaptılar. Rose, bir kaç telefon görüşmesi yaptı. Brad, kiminle görüştüğünü elbette biliyordu, ama George'a sürpriz olsun diye söylemedi. Yemek bitti. Rose apar topar giyindi, en şık elbiselerini. George'u rahat giydirdi, yedek kıyafet de aldı yanına, ne olur, ne olmaz; boya damlayabilirdi.
- Anne, baba, siz evde oturun; Brad'le. TV filan izleyin, biz George'la bir arkadaşıma kadar gidiyoruz.
+ İyi ama nereye kızım? Hem saat çok erken değil mi?
- Gelince anlatırım, görüşürüz.
Arabaya atladılar, ve arkadaşı Victoria'nın yanına gittiler. Victoria, Rose'un çocukluğundan beri yakın arkadaşlarından biriydi, profesyonel bir makyajcıydı. İçeri girdiler.
- Ooo Rose! Seni çok özledim.
+ Ben de.
- İş güçten, bir türlü görüşemedik ki...
Kocaman sarıldılar. George'a baktı, Victoria;
- N'aber bakalım?
+ İyiyim.
George, nereye geldiğini hiç anlamadı. Kimdi bu kadın? Burası neresiydi böyle?
- George, bak, burası bir makyaj atölyesi. THRILLER klibindeki abartılı makyajlar bu atölyelerde yapılır. Şimdi Victoria sana, istediğin bir figürü, yüzüne işleyecek. Merak etme, yıkanınca, çıkan boyalardan. Ve böylece kliplerden korkmaman gerektiğini anlayacaksın.
+ Cidden ne istersem yaptırabilir miyim?
- Ne istersen...
Rose, eve dönmek zorundaydı, evde yapılacak işler vardı, George'u, Victoria'ya emanet etti.

Victoria, George'u koltuğa oturttu.
- Söyle bakalım, küçük adam ne olmak istersin? Elf? Pinokyo? Jim Carrey'nin filmindeki Maske figürünü yapalım mı sana?
+ Hayır... Zombi olmak istiyorum!
Victoria, şaşırmıştı. Daha çocukça bir şey isteyeceğini düşündü.
- Peki. Nereden gördün, zombi figürünü?
+ Michael Jackson'ın THRILLER klibinden. Michael'ın o hali gibi olmak istiyorum, gözlerim dışarıda, yanaklarım hafif çökük, kaşlarım çatık. Yüzümde hafif lekeler olsun.
George ne isteyeceğini biliyordu.
- Demek Michael Jackson hayranısın ha?
+ Evet.
- Michael'ın albümleri var burada dinlemek ister misin?
+ Evet. Hangi albümleri var?
- Bir kaç albümü var burada, seç bakalım.
Geroge'un seçimi tabii ki THRILLER oldu. Eğer şarkılarını ezberleyecekse, ilk bu albümden başlamalıydı.
George'un makyajı 4 saat sürdü. Ve 4 saat boyunca Michael'ın THRILLER albümünü bir çok kez baştan sona dinledi. Sadece THRILLER ve BILLIE JEAN şarkılarını ezbere biliyordu baştan. Ama artık bir kaç tane daha Michael Jackson şarkısını ezbere baştan sona biliyordu. WANNA BE STARTIN' SOMETHING, BEAT IT ve HUMAN NATURE en sevdikleri olmuştu. Ama eve gelince, romantik takıldı, ve ağzından THE LADY IN MY LIFE şarkısını düşürmedi. 4 saatlik makyajın sonunda, Victoria:
+ Evet, küçük adam. Makyajın bitti. Aynaya bakmak ister misin?
George heyecanlıydı! Kafasını olur, anlamında salladı. Derhal aynaya baktı.
- Aman tanrım! İnanılmaz.
Victoria güldü.
+ Beğendin mi bakalım?
- BA - YIL - DIM!

15 dakika sonra Rose geldi, George'u almak için.
- O, George! Muhteşem olmuşsun!
George güldü.
- Victoria, George, yaramazlık yapmadı, dimi?
+ Hayır canım. Hiç öyle bir şey olur mu? Bütün gün THRILLER albümünü dinledik. Bir şey söyleyeyim mi? Oğlunun müzik kulağı çok iyi. Bir kaç dinlemede, bütün şarkıları ezberledi.
- Anlaşılan ona bir walkman ve bir kaç Michael albümü almak lazım...
+ Öyle gözüküyor...
- Victoria, biz kaçalım ufaktan. Annemleri uğurlayacağız daha.
+ Tamam canım. Hadi görüşürüz.
Öpüştüler, sarıldılar, ve yola çıktılar.

BÖLÜM SONU

Re: Hayaller,Hayatlar(MJ ile ilgili yazilar,şiirler,hayaller)

Gönderilme zamanı: 21 Eki 2019, 08:08
gönderen ozgur
@EvrimOfficial
Daha yeni fırsat bulup okuyabildim.
Beklediğimden çok çok daha güzel buldum.Ellerine sağlık.
Umarım devamı gelir.
Kolay gelsin.

Re: Hayaller,Hayatlar(MJ ile ilgili yazilar,şiirler,hayaller)

Gönderilme zamanı: 21 Eki 2019, 17:20
gönderen EvrimOfficial
bölüm 4:

yıl: 1996, sömestre tatili

Sömestre tatilinin, karne günü, George çok heyecanlıydı. Dersleri çok iyiydi. Bir çok kitap okuduğu için, öğretmeni ona, ekstra puanlar da vermişti; tüm dersleri, A+ idi. Hatta, koskoca sınıfta, tüm dersleri A+ olan 2 öğrenciden biri, oydu. Diğer öğrenci Barney de çok başarılıydı, ama daha az kitap okuduğu için, öyle çok büyük övgüler toplamadı. Büyükanne ve büyükbaba o gün, George'un karnesini kutlamak için, onların evinde yemekteydiler. Ayrıca, Rose'un, bir kaç iş arkadaşı gelecekti.

Heyecanlı bir şekilde eve gitti. Kapıyı çaldı. Kapıyı büyükanne Margaret açtı. Büyükanne geldi diye çok sevinmişti George.
- Büyükanneee! Bu ne büyük bir sürpriz. Sizi gördüğüm için çok mutluyum.
+ Ah canım torunum benim. Ver şu karneni, ders notlarına bakayım.
Büyükanne yakın gözlüğünü taktı, ve karneye göz attı:
+ A+, A+, A+, ee hepsi A+... Bravo sana!
- Teşekkür ederim büyükanne!
Büyükbaba Lincoln, içeride şekerleme yapıyordu. Büyükanne Margaret:
+ Büyükbaban içeride, şekerleme yapıyor. Birazdan kalkar, ona da notlarını gösterirsin olur mu, şimdi git odana, kıyafetlerini değiştir, bugün, annenle babanın sana çok güzel sürprizleri var.
George odasına gitti, kıyafetlerini değiştirdi. Kıyafetlerini değiştirirken aklı fikri sürprizlerdeydi. Kim bilir anne ve babası ona ne hediye edecekti? Bir bisiklet mi? Bir futbol topu mu? Belki kitaplar?

Akşam üstü, Brad ve Rose eve geldiler. Kapıyı koşarak George açtı, aklı fikri sürprizlerde olduğu için bir an önce, hediyelerine kavuşmak istedi. Anne babasını öptü, karnesini gösterdi. Karnesinden zaten anne ve babasının haberleri vardı. Çok sık öğretmeniyle telefonla konuşuyorlar; George'un çok başarılı olduğunu öğreniyorlardı.
- Hediye daha sonra, dedi Rose. ve ekledi:
- Önce güzel bir akşam yemeği yiyeceğiz. Karnımız kurt gibi aç.
Masaya oturdular, yemek yediler. Yemek sırasından, havadan sudan, biraz işlerden konuştular. Laf arasında büyükanne Margaret, ikinci torun isteğini dile getirdi. Brad ve Rose konuyu, hiç kestirmeden kapattılar. Bir çocuk onlar için yeterliydi. Evet, George yaramaz bir çocuk değildi ama, ya kardeşi ile iyi anlaşamazsa? Evdeki curcunayı hiç tahmin bile edemiyordu. Bir dönem köpek almak istemişlerdi, ondan bile sonra vazgeçmişlerdi. George şimdilik tek odak noktalarıydı. Rose, halen sağlıklı bir kadındı ve çocuk doğurabilirdi. Ama şu anlık istemiyordu. Yemek bitti. Sofra toplandı. Brad, arabaya kadar gitti, ve kocaman bir hediye paketiyle geldi. Annesiyle ortak bir hediye seçmişlerdi.

George kutuyu görünce, heyecanlandı. George önce kutuyu salladı. Tahmin etmesi imkansız gibiydi ama, bisiklet değildi. Futbol topu da değildi. Geriye kitap düşüncesi kalmıştı ama, bu kutu çok büyük bir kutuydu.
- Eee, George, açsana kutuyu; diye söyledi Rose.
+ Tahmin etmeye çalışıyordum da...
- Zor... Tahmin edebileceğini sanmıyoruz.
George heyecanla kutuyu yırttı. Kutuyu açınca, çok güzel bir walkman gördü. Annesine ve babasına sarılıp teşekkür etti. Ama yanında, küçük bir hediye paketi daha vardı. Bunlarda tahminince CD'lerdi. Açtı. Çığlık attı!
- İnanmıyorum! Michael Jacksooon!
+ Evet! Hem de tüm albümleri! Bak favorin THRILLER burada, bunlarda önce ve sonra çıkan albümleri. OFF THE WALL, BAD, DANGEROUS ve HISTORY...
- İnanamıyorum! Çok teşekkür ederim!
+ Rica ederiz oğlum. İyi dinlemeler. Ama dersleri ihmal etmek yok.

George, albüm kartonetlerine tam olarak bakmadığı için, Michael'ın renk değişimini henüz fark etmemişti, direkt albümleri dinlemeye koyulmuştu. Daha sonra kartonetleri de incelemeye başladı. Ve şaşırdı. Hemen koşarak salona geldi.
- Anne, baba, büyükanne, büyükbaba; sizlere bir şey sorabilir miyim?
Elinde, 2 farklı Michael albümü vardı. Baba ve anne daha soru sormadan, cevabı verdi.
+ Vitiligo.
- Hıı?
Babası derhal açıkladı:
+ Vitiligo bir cilt hastalığıdır. Michael eskiden siyahi bir Amerikalıydı. Yaklaşık 10 yıldır cildinde beyazlamalar oldu, ve bu hastalık sebebiyle. Bu yaşta anlayabileceğin bir hastalık değil ama, kısaca, vücuttaki siyah pigmentler ölüyor, ve rengi açılıyor. Bu sebeple, Michael bir süredir, beyaz bir Amerikalı.
George, ağlamaya başladı. Büyükanne, büyükbaba çok şaşırmıştı. Lincoln hemen söze karıştı.
+ Neyin var George? Neden ağlıyorsun?
- O, ölmeyecek değil mi?
+ Kim?
- Michael?
Tüm aile birden gülmeye başladı. Büyükanne lafa atıldı:
+ Tüm insanlar bir gün ölür George, hatta tüm hayvanlar, bitkiler, canlı olan her şey. Elbette Michael da bir gün ölecek. Ama bu hastalıktan dolayı değil. Merak etme. Michael'ın daha yapacak çok albümü, konseri var. Telaşlanma.
George, yüzünü yıkadı ve odasına gitti. 2 -3 saat boyunca albümleri dinledi. Ve uykuya daldı.

BÖLÜM SONU

Re: Hayaller,Hayatlar(MJ ile ilgili yazilar,şiirler,hayaller)

Gönderilme zamanı: 21 Eki 2019, 21:58
gönderen captain EO
Büyükanne ve büyükbabada kapıda hazır bekliyorlar galiba kutlama olsa da yemek yesek diye😂😂

Şaka bir yana, tebrikler. Hikayeleştirmen çok iyi gerçekten👏

Re: Hayaller,Hayatlar(MJ ile ilgili yazilar,şiirler,hayaller)

Gönderilme zamanı: 22 Eki 2019, 15:55
gönderen EvrimOfficial
Captain EO yazdı: 21 Eki 2019, 21:58 Büyükanne ve büyükbabada kapıda hazır bekliyorlar galiba kutlama olsa da yemek yesek diye😂😂

Şaka bir yana, tebrikler. Hikayeleştirmen çok iyi gerçekten👏
Şeker hastaları olduğu için, günde 6 öğün yemek yiyorlar, durduramıyorum :D :D

Re: Hayaller,Hayatlar(MJ ile ilgili yazilar,şiirler,hayaller)

Gönderilme zamanı: 29 Eki 2019, 22:44
gönderen captain EO
5.bölüm ne zaman gelecek acaba?

Re: Hayaller,Hayatlar(MJ ile ilgili yazilar,şiirler,hayaller)

Gönderilme zamanı: 31 Eki 2019, 00:03
gönderen EvrimOfficial
bölüm V:

Yıl: 1996, Yaz

O yıl da, önceki iki yıl gibi, George'un karnesi çok iyiydi. Sömestre ile yaz tatili arasında hayatları sıradan geçti, McKevin ailesinin. 3 Temmuz'da George'un doğum günüydü. George, çok heyecanlıydı. Doğum gününe sadece bir hafta kalmıştı. Heyecanlıydı, heyecanlı olmasına; ama biraz da üzüntülüydü. Doğum günü, yaz aylarına geldiği için, çoğu arkadaşı tatildeydi. Rose, geçen sene, oğluna sürpriz yapmak için bütün arkadaşlarının ailelerini arayıp, evlerine davet etti. Ama çoğu arkadaşı tatildeydi. Sadece 3 arkadaşı gelebildi. Bu sene o arkadaşları da tatil de olacaktı. Üzüntülüydü, lakin yine de öyle, hüngür hüngür ağlanacak bir şey yoktu; ailesiyle yapabileceği bir doğum günü de pek tabii güzel olurdu.

Yazın, bolca kitap okuyordu. Zaman zaman Michael Jackson albümlerini walkmanden dinliyordu. Bir anda aklına bir fikir geldi, çok uçuk bir fikir miydi, bilmiyordu. Ailesine danışmak istedi. Pazar olduğu için ailesi salonda idi. Rose, bir makale yazıyordu. Brad ise TV'de Rugby maçı izliyordu.

George seslendi:
- Anne! Baba! Sizinle bir şey konuşabilir miyim?
Rose;
+ Evet oğlum. Ne oldu?
- Şey, doğum günümle ilgili bir şey. Aslında bu düşüncemi çok saçma bulabilirsiniz.
Brad araya girdi;
+ Söylesene oğlum. Çok merak ettik. Hem saçma da olsa, belki güzel bir şeydir. Yapabileceğimiz bir şeydir.
- Şey...
+ Evet, seni dinliyoruz?
- Ya ben düşündüm de, hani bu sene arkadaşlarım gelemeyecek ya doğum günüme.
+ Eee?
- Başka birini çağıralım doğum günüme.
Babası meraklı meraklı:
+ Kimi mesela? Halanı mı? Amcanı mı? Teyzeni mi?
- Tabii onlar da gelsin ama; benim bahsedeceğim kişi onlar değil.
+ Kim? Öğretmenin falan mı?
- Hayır. Michael.
Rose ve Brad baştan Michael Jackson'dan bahsedildiğini anlamadı.
+ Hangi Michael?
- Jackson olan. Pop şarkıcısı.
Rose ve Brad bir birine baktı; bir anlık güldüler. George bu duruma hafiften kızdı.
- İyi ama neden gülüyorsunuz ki? Komik bir şey söylemedim ben.
+ İyi ama oğlum bu imkansız.
- Neden?
+ Michael bir kere çok ünlü, genelde evinden çıkmaz. Çıktığı zamanlarda da, konserleri, imza günleri olur. Bilirsin işte, şarkıcılar, pek böyle davetlere gelmez. Hem biz onu tanımıyoruz ki.
- Nasıl tanımıyorsunuz? Siz bana tanıtmıştınız?
Rose ve Brad yine güldü.
+ Oğlum öyle değil. Tabii ki ekranlardan tanıyoruz ama kişisel bir tanışıklığımız yok ki. İnsanlar, hiç tanımadıkları insanların evlerine gitmek istemezler. Ve bunda da haklılar. Beni ya da anneni, tanımadığımız biri doğum gününe çağırsa gitmeyiz mesela.
- İyi ama ben yine de Michael'a bir mektup yazıp, göndermek istiyorum.
+ Bu olabilir.
- Michael nerede yaşıyor?
+ Neverland
- Nasıl 'Neverland'? Hiç bir yerde yaşamıyor mu yani?
+ Hayır oğlum. Evinin adı öyle. Zaten ev gibi değil, bir nevi çocukları eğlendirmek için lunapark gibi bir yer. Michael'ın yaşam alanı da var lakin, düşündüğün evlerden değil. Daha büyük, daha eğlenceli.

George bu konuşmadan sonra odasına gitmişti. Öğretmeni, okulun kapanmasına bir kaç hafta kala, dil eğitimi dersinde mektup yazmayı öğretmişti. Ertesi günün gelmesini sabırsızlıkla bekledi. Kırtasiyeye gidip, bir kaç adet kağıt, bir mektup zarfı, bir pul, bir tükenmez kalem aldı. Ve mektubunu yazmaya başladı:
'' Sayın, Michael Jackson.
Benim ismim George, ve henüz 7 yaşında bir çocuğum. 3 Temmuz Çarşamba doğum günüm.
8 yaşıma gireceğim.
Annem ve babam sayesinde, sizin bütün şarkılarınızı öğrendim, ve danslarınızı, şarkılarınızı, kliplerinizi ve sesinizi çok beğeniyorum.
Bu doğum günümde sizi de görmek isterim.''

Mektubu bitirmeden, ev adresini yazdı, bir de telefon numarası bıraktı.
Arkasına gidecek kişi, Michael Jackson, gidecek adres olarak 'Neverland' diye belirtti. Pulu yapıştırdı.
Babası o gün, mektubu postaneye bırakacaktı.

BÖLÜM SONU

Re: Hayaller,Hayatlar(MJ ile ilgili yazilar,şiirler,hayaller)

Gönderilme zamanı: 31 Eki 2019, 06:49
gönderen captain EO
EvrimOfficial yazdı: 31 Eki 2019, 00:03 bölüm V:

Yıl: 1996, Yaz

O yıl da, önceki iki yıl gibi, George'un karnesi çok iyiydi. Sömestre ile yaz tatili arasında hayatları sıradan geçti, McKevin ailesinin. 3 Temmuz'da George'un doğum günüydü. George, çok heyecanlıydı. Doğum gününe sadece bir hafta kalmıştı. Heyecanlıydı, heyecanlı olmasına; ama biraz da üzüntülüydü. Doğum günü, yaz aylarına geldiği için, çoğu arkadaşı tatildeydi. Rose, geçen sene, oğluna sürpriz yapmak için bütün arkadaşlarının ailelerini arayıp, evlerine davet etti. Ama çoğu arkadaşı tatildeydi. Sadece 3 arkadaşı gelebildi. Bu sene o arkadaşları da tatil de olacaktı. Üzüntülüydü, lakin yine de öyle, hüngür hüngür ağlanacak bir şey yoktu; ailesiyle yapabileceği bir doğum günü de pek tabii güzel olurdu.

Yazın, bolca kitap okuyordu. Zaman zaman Michael Jackson albümlerini walkmanden dinliyordu. Bir anda aklına bir fikir geldi, çok uçuk bir fikir miydi, bilmiyordu. Ailesine danışmak istedi. Pazar olduğu için ailesi salonda idi. Rose, bir makale yazıyordu. Brad ise TV'de Rugby maçı izliyordu.

George seslendi:
- Anne! Baba! Sizinle bir şey konuşabilir miyim?
Rose;
+ Evet oğlum. Ne oldu?
- Şey, doğum günümle ilgili bir şey. Aslında bu düşüncemi çok saçma bulabilirsiniz.
Brad araya girdi;
+ Söylesene oğlum. Çok merak ettik. Hem saçma da olsa, belki güzel bir şeydir. Yapabileceğimiz bir şeydir.
- Şey...
+ Evet, seni dinliyoruz?
- Ya ben düşündüm de, hani bu sene arkadaşlarım gelemeyecek ya doğum günüme.
+ Eee?
- Başka birini çağıralım doğum günüme.
Babası meraklı meraklı:
+ Kimi mesela? Halanı mı? Amcanı mı? Teyzeni mi?
- Tabii onlar da gelsin ama; benim bahsedeceğim kişi onlar değil.
+ Kim? Öğretmenin falan mı?
- Hayır. Michael.
Rose ve Brad baştan Michael Jackson'dan bahsedildiğini anlamadı.
+ Hangi Michael?
- Jackson olan. Pop şarkıcısı.
Rose ve Brad bir birine baktı; bir anlık güldüler. George bu duruma hafiften kızdı.
- İyi ama neden gülüyorsunuz ki? Komik bir şey söylemedim ben.
+ İyi ama oğlum bu imkansız.
- Neden?
+ Michael bir kere çok ünlü, genelde evinden çıkmaz. Çıktığı zamanlarda da, konserleri, imza günleri olur. Bilirsin işte, şarkıcılar, pek böyle davetlere gelmez. Hem biz onu tanımıyoruz ki.
- Nasıl tanımıyorsunuz? Siz bana tanıtmıştınız?
Rose ve Brad yine güldü.
+ Oğlum öyle değil. Tabii ki ekranlardan tanıyoruz ama kişisel bir tanışıklığımız yok ki. İnsanlar, hiç tanımadıkları insanların evlerine gitmek istemezler. Ve bunda da haklılar. Beni ya da anneni, tanımadığımız biri doğum gününe çağırsa gitmeyiz mesela.
- İyi ama ben yine de Michael'a bir mektup yazıp, göndermek istiyorum.
+ Bu olabilir.
- Michael nerede yaşıyor?
+ Neverland
- Nasıl 'Neverland'? Hiç bir yerde yaşamıyor mu yani?
+ Hayır oğlum. Evinin adı öyle. Zaten ev gibi değil, bir nevi çocukları eğlendirmek için lunapark gibi bir yer. Michael'ın yaşam alanı da var lakin, düşündüğün evlerden değil. Daha büyük, daha eğlenceli.

George bu konuşmadan sonra odasına gitmişti. Öğretmeni, okulun kapanmasına bir kaç hafta kala, dil eğitimi dersinde mektup yazmayı öğretmişti. Ertesi günün gelmesini sabırsızlıkla bekledi. Kırtasiyeye gidip, bir kaç adet kağıt, bir mektup zarfı, bir pul, bir tükenmez kalem aldı. Ve mektubunu yazmaya başladı:
'' Sayın, Michael Jackson.
Benim ismim George, ve henüz 7 yaşında bir çocuğum. 3 Temmuz Çarşamba doğum günüm.
8 yaşıma gireceğim.
Annem ve babam sayesinde, sizin bütün şarkılarınızı öğrendim, ve danslarınızı, şarkılarınızı, kliplerinizi ve sesinizi çok beğeniyorum.
Bu doğum günümde sizi de görmek isterim.''

Mektubu bitirmeden, ev adresini yazdı, bir de telefon numarası bıraktı.
Arkasına gidecek kişi, Michael Jackson, gidecek adres olarak 'Neverland' diye belirtti. Pulu yapıştırdı.
Babası o gün, mektubu postaneye bırakacaktı.

BÖLÜM SONU
Tanışmasınlar😈Biz tanışmadık o da tanışmasın😈😂