4. sayfa (Toplam 4 sayfa)

Re: Hayaller,Hayatlar(MJ ile ilgili yazilar,şiirler,hayaller)

Gönderilme zamanı: 03 Kas 2019, 13:09
gönderen EvrimOfficial
bölüm VI:

George'un yazdığı mektubu, babası postaya vermişti. Posta Neverland'e ulaştırmıştı. Neverland çalışanları tarafından alınan mektup bir şekilde Michael'a ulaşmıştı. Dünya starı Michael Jackson'ın, George'a, doğum gününde bir sürprizi vardı... Ama önce, o bir haftanın, George ve ailesi için nasıl geçtiğine bakalım:

George o hafta heyecanlıydı. Heyecanı, ailesinin ne hediye alacağından, nasıl bir pasta düşündüğüne kadar büyük detaylarla adlandırılabilirdi. Ama en önemlisi, Michael'ın doğum gününe gelip, gelmeyeceğiydi. Ailesinin konumuna bakılırsa, zengin sayılabilecek bir varis olan George, bu zenginliğine rağmen, şımarık değildi. Hiç bir zaman olmayacak bir şeye, hüngür hüngür ağlamazdı. Hiç kimseyi, maddi durumuna göre yargılamazdı. Ailesi de öyleydi. Kolejlerinde, burs alan öğrenciler de vardı. Hepsiyle iyi arkadaştı, George. O yüzden Michael, şayet yoğunluğundan dolayı gelemezse, üzülürdü, ama yaygara çıkarmazdı. ''Para her kapıyı açar'' mottosu, McKevin ailesine ait olamazdı.

Günler, günleri kovaladı. 3 Temmuz günü, George, erkenden uyandı. O gün annesi, özel pasta yaptırmak için işe 1 saat geç gidecekti. Pastaneye gittiler. George, gayet sade bir pasta seçerek, ters köşe yapmıştı. Annesi, çoktan doğum günü hediyesini almıştı, oğluna. Babasının, büyükanne ve büyükbabasının hediyeleri de hazırdı. Anne ve babasının bazı iş arkadaşları da hediye almışlardı. O gün, McKevin ailesinin evi adeta bir Noel Baba girmişçesine, koltuklardan, halının üzerine, komodinin üzerinden, sandalye kenarlarına kadar, büyüklü küçüklü, şık paketlenmiş hediyelerle doluydu. George, akşam yemekten ve pasta üflemekten sonra tüm hediyeleri açacaktı.

Anne ve babası işe gittiler. George da o sıralar, biraz öğlen şekerlemesi yaptı. Michael'ın akşamleyin, partiye, gelip gelmeyeceğini düşündü. Kendi giyeceği kıyafetlerini kendi seçiyordu. Dolabını açtı ve en şık kıyafetleri seçti. ''Michael gelirse, en güzel kıyafetlerimle görmeli.'' diye ekledi, kendi içinden. Akşam oldu, Rose ve Brad yardımlaşarak sofrayı hazırladılar. Yemek yediler. Saat 20.00 idi. George'un biraz suratı düşüktü. Brad;
''Hadi ama oğlum, sıkma canını, ben sana söylemiştim. Michael'ın işleri vardır, ve gelemez. Ama olsun, senin zarfının ona ulaştığına eminim.'' diye motive etmeye çalıştı oğlunu. Oğlu da, ''Biliyorum baba, ama yine de bekledim.'' dedi. Yemekler yendi, pasta ve tatlı çatalları sofraya geldi. Mumlar yakıldı...
''İyi ki doğduuuun Geoorge! İyi ki doğdun Geooorge!'' diye şarkıya, anne, baba, büyükanne ve büyükbaba bir anda şarkıya girdiler. Klasik doğum günü şarkısı söylendi, aile büyükleri öpüldü, teşekkür edildi.
''Hadi bakalım bir dilek tut!''
Büyükanne Margaret, bu tür batıl inançlara sahip bir kadındı. George gözlerini kapadı, dileğini tuttu, mumları üfledi...

Ve... ''Ding! Dong!''
Kapı çaldı! Kimseyi beklemiyorlardı, Michael dışında... Kim gelmişti ki şimdi? ''Kesin, annemin yada babamın arkadaşlarından biridir'' diye düşündü George...

Lakin, kargo postacısıydı. Brad şaşırdı. Kargo beklemiyorlardı.
''Buyurun kime bakmıştınız?''
Postacı elinde kocaman kutunun üzerindeki isme baktı:
+ George McKevin?
- Ben babasıyım.
+ Şuraya bir imza atmanız lazım.
George'un henüz resmi bir imzası olmadığı için babası imzayı attı.
- Şey, bu kargo kimden geldi?
+ Neverland, Michael Jackson efendim.
George, Michael ismini duyunca, koşarak kapıya geldi. Kocaman bir kutu vardı, postacının elinde.
- Yavaş ol, George, düşüreceksin!
+ Merak etme anne.
Kutunun üzerinde, ''ÖZEL'' yazıyordu. George özel olmasına çok sevindi. Kutunun arkasında, kutuya bantlanmış bir mektup vardı.

Önce, mektubu açtı... Ve sesli okudu,
'' Sevgili George, öncelikle yeni yaşın şimdiden kutlu olsun. Hayranım olmana çok sevindim.
Ben şu sıralar HISTORY albümünün turnesindeyim. Ve çok yoğunum.
Turneler, imza günleri... Bilirsin işte...
Bu kadar koşuşturmadan çok yoruldum. Bazen senin gibi çocuk olmayı ve okula gidip, çizgi film izlemeyi çok özlüyorum.
O yüzden, doğum gelemeyeceğim. Özür dilerim.
Ama, umarım bu naçizane doğum günü hediyem, beni affettirebilir.
Bundan sonra, her istediğin anda, bana mektup yazabilirsin.
Mümkün olduğunda yanıtlamaya çalışacağım.
Umarım, seneye, doğum gününe katılabilirim.
Umarım hayatın boyunca, mutlu ve başarılı olursun.
İyi ki doğdun.
Sevgiler;
Michael.''

George, mektubu okuyunca çok heyecanlanmış ve gözleri yaşarmıştı. Hemen kutuyu açmak istedi. Kutuyu açınca gördüklerine inanamadı. Michael, ilk çıkış yaptığı JACKSON 5 grubundan, son albümü HISTORY'e kadar, bütün, - evet istisnasız - bütün, müzik albümlerini CD formatıyla imzalayıp, George'a yollamıştı. George, Michael'a bir kez daha hayran oldu.

BÖLÜM SONU

Re: Hayaller,Hayatlar(MJ ile ilgili yazilar,şiirler,hayaller)

Gönderilme zamanı: 03 Kas 2019, 14:58
gönderen captain EO
Gel de hayran olmaa💞Oğlum George, o Michael ve benim😈😂

Re: Hayaller,Hayatlar(MJ ile ilgili yazilar,şiirler,hayaller)

Gönderilme zamanı: 06 Kas 2019, 09:39
gönderen EvrimOfficial
bölüm VII:

yıl: 2002

Yıllar McKevin ailesi için çarçabuk geçmişti. George, artık çocuk değil, bir ergendi ve lise 3. sınıfa gidiyordu. 9 / 11, ülkeyi biraz ekonomik krize götürse de, Brad ve Rose'un işlerini etkilememiş; hatta Rose'a terfi, Brad'e de zam ve prim getirmişti. O süre zarfında McKevin ailesindeki tek üzüntü verecek olay, büyükbaba Lincoln vefat etmişti. Büyükanne Margaret da artık baya yaşlanmıştı. Ama sağlık durumu iyiydi. 2000 yılında Lincoln vefat edince, o sene George'un moral bozukluğundan dolayı, biraz dersleri tökezlemişti. Ama hiç bir zaman karnesinde zayıf olmadı. Lise 3.'üncü sınıfa kadar, en kötü dersi bile B- idi. Sınıfta dersleri D, hatta E olanlar bile vardı...

1997 ila 2002 yılları arasında, George ve Michael Jackson'ın mektup arkadaşlığı baya ilerlemişti. George, her fırsatta Michael'a mektup yazıyordu...
''Sevgili Michael, bu gün ne oldu, biliyor musun?''
''Sevgili Michael, umarım iyisindir. Bu sıralar ben biraz grip oldum.''
''Sevgili Michael, bu sıralar çok dersim var.''
George'un, Michael'a 5 yıl içerisinde gönderdiği mektuplar, yan yana dizilse, Los Angeles'ı iki kez dolaşırdı. Michael Jackson, her zaman mektuplara cevap veremese de, her 10 mektuptan 6'sına cevap vermeye çalışıyordu. Çoğunlukla meşgul olsa da, mektup arkadaşları Michael için önemliydi. Ve, her ne kadar George, Michael'ı ilgilendirmeyen mektuplar yazsa da, Michael bunları okurken seviniyordu. Ve mektuplara geri dönüş yapıyordu.

Bu arada, George, lisede, pop müzikten pek de hoşlanmayan 3 arkadaşına Michael Jackson hayranlığını aşılamıştı. Tabii, bunu da mektup olarak Michael'a yazdı. Michael Jackson'ın milyonlarca hayranı vardı zaten. Ama George, bunu başarı olarak görmüştü ve haklıydı da bir bakıma. Michael o mektuba da dönüş yaptı.
''Sevgili, George,
Arkadaşlarına beni tanıtman, ve müziğimi sevdirmen çok güzel.
Umarım, müziğim onları gelecekte de yalnız bırakmaz.
Hepsine bolca selam söyle.
Michael''

* *

Bir gün, George, kendisine kombin kıyafet satın almak için sıkça ziyaret ettiği mağazalardan birini ziyaret etmeye gidecekti.. Bu mağaza, erkek, kadın, çocuk, genç, orta yaşlı ve yaşlı her kategoriye hizmet eden kıyafetler satıyordu.
''Anne! Baba! Ben çıkıyorum!''
Hafta sonu olduğu için, McKevin ailesi yine evdeydi.
''Peki oğlum! Dikkat et kendine! İyi alışverişler!''
Rose ve Brad, George'u uğurladı.

George'un aklında gri renk bir kombin vardı. Mevsimlerden ilk bahar olduğu için, yarım kol t-shirt, bir pantolon ve bulabilirse, bir de hafif yağmurlar için, yağmurluk alacaktı. Yürüme mesafesiyle 20 dakika olan mağazaya geldi. Ve reyonda kıyafetleri incelemeye başladı. Lakin, bu sırada, yaklaşık 50 - 60 santimetre arkasında duran kasada, kasa çalışanlarının konuştuklarına kulak misafiri oldu.
- Gerçekten O'ydu!
+ Evet, 0, buraya alışveriş yapmaya gelmiş.
- Başta gözlük ve şapkasından tanımadım ama, evet Michael'dı. Ama nasıl gülümsedi bana. Gördün değil mi?
Bir dakika, bir dakika...
Michael derken? Michael Jackson'dan mı bahsediyorlardı? Hemen kasaya koştu.
- Merhaba, hanımefendi. Az önce konuştuklarınıza kulak misafiri oldum. Michael Jackson bu mağazaya mı geldi?
+ Evet.
- İnanamıyorum. Ne kadar önce?
+ Sizden, yaklaşık 1 dakika önce, alışverişini tamamladı.
- Hangi yöne gitti?
+ Şu tarafa...

George, alacaklarını yerlerine bırakıp, hemen kuzey istikametine koşmaya başladı. Michael'ın araba rengini, plakasını ezbere biliyordu artık. Michael'la ilgili her şeyi... Artık tam anlamıyla fanıydı. Sevdiği yemeklerden, müzik zevkine, yakın arkadaşlarından, aile bireylerine... Her şeyi! Trafik orta tempodaydı... Bu tempoda Michael'ı yakalayabilirdi. Koştu... Deli gibi, dakikalarca... Nefes nefese kalana kadar.. Ve arabasını gördü... İşte, oradaydı!

''Michaaaael! Michaaaaael!''
Michael Jackson, alışverişini bitirmiş, limuzinde, karşısındaki koltuğa bacaklarını uzatmış oturuyor, bir anda da magazinler gelmesin diye, perdelerini kapatmış, hiç bir şekilde basına malzeme bırakmamaya çalışıyordu. Sol tarafında asistanı, sağ tarafında da koruması vardı...
+ Hey biri bana mı sesleniyor?
''Michaaaael!''
- Şey, galiba efendim.
Dedi, koruması.
+ Basın mı burada?
- Hayır efendim, hiç kamera yok.
+ O zaman hayranlarımdan birisi sanırım. Ama, beni nasıl tanıdı?
- Galiba, mağazadaki o kızlar sizi tanıdı efendim.
''Michaeeeel!''
George resmen 2 kilometreyi geçkin koşmuştu.
+ Sunroof'u açıp hemen bakabilir miyim? Ne istiyor bu adam? Tüm trafiği de felç etti. Şimdi basın buraya gelir.
- Hayır efendim. Sunroofu açmanız sizin için tehlikeli olabilir.

BÖLÜM DEVAM EDECEK :)

Re: Hayaller,Hayatlar(MJ ile ilgili yazilar,şiirler,hayaller)

Gönderilme zamanı: 02 May 2020, 19:38
gönderen Efsta_5826
Şu emekli olayına ben de katılıyorum. Emekli olmazdı. Sadece konserler vermeyi bırakırdı. Eğer o hâlâ yaşıyor olsaydı, dünyanın dört bir yanındaki sevgiye muhtaç çocukların kalbini doldurmaya devam ederdi. Yaptığı iyiliklerle herkese yardımcı olurdu. Eğer o hayatta olsaydı, şu corona dönemlerinde çıkartacağı iyilik dolu şarkılarla dünyadaki insanları bir araya toplamaya devam ederdi. Ağaçların kesilmesine izin vermezdi, kavgalara ve tüm kötülüklere karşı çıkardı. Eğer o yaşasaydı benim gibi çoğu genç (14 yaşındayım) Michael Jackson felsefesini tanır ve onunla büyürdü. Eğer o yaşasaydı Wade Robson denen o şerefsiz mahluk attığı iftiralarla "doğrulara inanmak istemeyen insanları" kandırmazdı. Eğer o yaşasaydı, bizim gibi onu göremeyen hayranların içinde onu görme umudu olurdu. Eşyaları satışa çıkmazdı. Radyolarda çalınmaya devam ederdi. Ödüller almaya, Guinness'e girmeye devam ederdi. Bildiğim kadarıyla yönetmen olmak istiyordu, kısa filmler, klipler çekerdi. Stil değişikliği yapardı. O yaşasaydı dünya daha güzel bir yer olurdu. Her gece yıldızlara bakıp sanki o yıldız Michael'mış gibi onunla dertleşmezdim belki. Öldüğü için her yıl aynı gün ağlayıp durmazdık. Ama o yaşamıyor, yapacak bir şey yok. Belki de onun problemli/sorunlu dünya olarak nitelendirdiği bu topraklar ona çok fazla geldi. Belki de kurtulmasının tek yolu buydu. Ama onun yıldızı hiçbir zaman sönmeyecek. Bir de o yaşaydı değil o ölseydi diye bir başlık açmalıyız. Belki değerimizi fark ederiz. Çünkü dediğim gibi o ölmedi. Evet bu duygu yüklü yazımdan sonra şu klasik capsi de paylaşayım da bir eğlence olsun. NOT: önceki siteden (MJTurkiye.com) indirmiştim galiba o yüzden silinmiş. Eğer Michael Jackson hâlâ yaşıyor olsaydı şu anki ünlülerin %80'ni Burger King'de çalışıyor olurdu tarzı bir şeydi unuttum😂

Re: Hayaller,Hayatlar(MJ ile ilgili yazilar,şiirler,hayaller)

Gönderilme zamanı: 31 May 2020, 20:30
gönderen EvrimOfficial
Bölüm VIII:

George ağlayarak eve döndü...
- Anne, baba... Ne oldu biliyor musunuz?

Rose, ve Brad şaşkın;
- Aaa! Oğlum....
Genelde, aynı anda konuşurlardı, bir birlerine aşık olmalarındaki en önemli etken de bundandı. Yıllar önce evliliklerine, aynı anda evet demişler, sonra ikisi de aynı anda gülmüşler, ve aynı anda; ''Ne çok şeyi aynı anda yapıyoruz'' demişler, ve buna da şaşırmışlardı.
Ama tabii bu sefer oğullarının ağlamasına üzgün ve şaşkındılar.
Brad şaşkınlığı bir kenara bırakarak;
- Sen alışverişe çıkmamış mıydın? Hani elinde hiç bir şey yok? Ayrıca neden ağlıyorsun? Bir kaza filan yapmadın ya?
+ Brad, tanrı aşkına. Baksana oğlumuzun hiç bir şeyi yok. Sapasağlam. Oğlum neden ağlıyorsun? Korkutma bizi de hemen cevap ver.
Diye azarladı Rose eşini.

George, halen hüngür hüngür ağlıyordu.
- Alışveriş umurumda bile değil.
Rose, iyice meraklanmıştı.
+ Oğlum, eğer ne olduğunu anlatırsan, yardım etmeye çalışacağız.
- Edemezsiniz.
+ Belki de ederiz, söyle bir bakalım.
- Edemezsiniz, dedim.
Brad ne olduğunu anlamaya çalışsa da, kafasında hiç bir şey çözemiyordu. Sorun ne olabilirdi ki? En fazla Alışveriş merkezi kapalıdır, ya da aradığı ürün yoktur, diye düşündü. Oğlu bu tür sorunlarda ağlamayacak kadar kendini bilen bir çocuktu.

+ George?
- Michael'ı alışveriş merkezinden çıkarken gördüm. Arabasına atlamıştı. Yetişemedim.
Rose güldü.
+ İyi de bunda ağlanacak bir şey yok ki. Tekrar gelir o alışveriş merkezine.
- Zaten bunun için ağlamıyorum.
+ E ne için ağlıyorsun o zaman ?
+ Dakikalarca peşinden koştum. Bir durup bakmadı bile. Michael galiba beni sevmiyor.

Rose ve Brad şaşırmıştı.
+ Ama, sen olduğunu farkında bile değil. Paparazzi sanmıştır.
- Bilmiyorum. Ama durmadı işte.



15 Gün Sonra...

George'un siniri biraz olsun yetişmişti. Anne ve babasıyla yemek yiyordu. Bir de kapı çaldı. Bir mektup ve postacı. Postacı mektup sıralamasındaki isme baktı.
- Sayın, George McKevin.
George'un mektupları alabileceği ve imza atabileceği yaş artık tutuyordu.
İmzasını aldı, mektubunu da aldı.
- Kimden bu mektup?
+ Bilmiyorum efendim, diye yanıtladı postacı.

İsimsiz, imzasız, sadece bir çam ağacı bulunan pulun yapıştığı zarfı kibarca yırttı George. Zarfın içinden altın rengi çok şık bir davetiye çıktı. NEVERLAND yazısını okuyunca eli, ayağı, her ne kadar Michael'a az buz kızmış olsa da, bir birine girdi. Ve sesi titreyerek okudu.
'' Sevgili George McKevin ve saygıdeğer ailesi,
Konağım Neverland'de 1 haftalık konaklama ödülü kazandınız.
İstediğiniz 1 haftalık süre zarfında, Neverland tesislerinde sizi ağırlamayı, şeref bilirim.
Sevgilerimle,
Michael Jackson''

George, notu okur okumaz, bayıldı.